Tarih
Giriş Tarihi : 20-01-2022 14:00   Güncelleme : 20-01-2022 14:00

MEHMET ALTINTOP: "ORTA ASYA’ DA YAPILMAK İSTENEN HAÇLI SEFERLERİ VE KAZAKİSTAN’IN JEOPOLİTİK KONUMU!"

MEHMET ALTINTOP:

ORTA ASYA’ DA YAPILMAK İSTENEN HAÇLI SEFERLERİ VE KAZAKİSTAN’IN
JEOPOLİTİK KONUMU!
 

Ben Türk’üm.
Orta Asya ‘da türeyen,
Anadolu’da büyüyen,
Avrupa içlerine yürüyen TÜRK’üm.
 Kadim topraklar Orta Asya! Geçmişten günümüze Türk kabilelerinin nefes bulduğu, mücadele 
verdiği, tarımsal ürünler ektiği kutsal topraklardır. Türk varlığının derinden hissedildiği, geçmiş 
tarihten izlerin bulunduğu Orta Asya topraklarında birbirinden farklı Türk kabileleri ve onun 
devamı niteliğinde ki mevcudiyetini koruyan Türk devletleri vardır. Yapılan tüm emperyal ve 
asimilasyon oyunlarına, saldırılarına karşı direnmiş benliklerini etnik ve gelenekçi kafa yapısını 
korumuş ve yitirmemişlerdir. Lakin garp sisteminin oyunlarından bu kafa yapıları ciddi derecede 
zedelenmiş tüm saldırılar ve oyunlar karşısında ciddi mücadeleler verilmiş kendilerini muhafaza 
etme azminde bulunmuşlardır. Bölgesel siyasal hesapların yoğun olması hasebiyle bölgede ki 
Türklerin ortak bir paydada bir araya getirme düşüncesi ile ‘ Türk Devlet Teşkilatları ‘ gibi 
uluslararası örgütlerde bir araya gelmiş binevi bölgesel güç birliği oluşturulmak istenmiştir. 
Bölgedeki mevcudiyetlerini kolektivist bir yapı olarak dile getirme ve dikta edilen siyasal, 
ekonomik baskılara karşı ortak hareket etme hali doğurmuştur.
Orta Asya toprakları geniş bir coğrafi alanı kapsar ve ifade eder. Dar anlamda ele alacak olursak 
Sovyetler Birliği’nin dağılması sonucunda bağımsızlığını ve egemenliğini ilan etmiş beş ülkeyi 
kapsar diyebiliriz. Bunlar; Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Tacikistan 
bahsedilen bu ülkeler bile bölgede Türklerin kudreti, varlığını Türk soyluların bölgeye olan 
hakimiyetini, benliklerini ve Türk halklarının anayurdu haline gelmiş coğrafyayı ifade eder. 
Tarihin nice güçlü sınavlarından başarıyla geçip bağımsızlığını elde eden Kazakistan'ın gök mavisi 
bayrağına dünya ateşi güneş konmuştur. Güneş, sadece uzayın ve doğanın simgesi değil aynı 
zamanda hayallerinin gerçekleştiğini göremeyen atalarımızın yüreklerinin de alevidir.
 
 Kazakistan milleti bulunmuş olduğu bölgede tarihi hafızalı ve etkindir fakat Kazakistan 
Cumhuriyetine yeni bağımsız ve hür bir devlet diyebiliriz. Berlin duvarının yıkılmasının akabinde 
Sovyetler Birliği’nin dağılması Orta Asya’da Türki devletlerde hareketliliğe sebebiyet vermiş ve 
Kazakistan gibi o tarihte egemenliğini ilan eden devletler olmuştur. Kazakistan Cumhuriyeti devleti 
16 Aralık 1991’de bağımsızlığını ilan etmiştir. Kazakistan Cumhuriyeti 2.700.000 km² yüz ölçümü 
ile dünyada 9. büyük ülke, Orta Asya ve Türki devletlerarasında en büyük ülke konumundadır. 
Bulunmuş olduğu coğrafi konum neticesinde, Rus hâkimiyeti devam etmiş olup yaklaşık 19 milyon 
ülke nüfusunun %15 ile % 19 u sayısal olarak yaklaşık 3,5 milyonu Rus kökenli vatandaştan 
oluşmaktadır. Bu durum örf, adet ve gelenek alanlarında ülkedeki vatandaş uyumunun ve 
değerlerindeki birliktelik alanlarını etkilemiş, ayrıştırıcı bir algı yaratılmasını hakim kılmıştır.
Evveliyatında Sovyetler Birliği çatısı altında bulunan Kazakistan bağımsızlığını ilan etmesine 
rağmen Rusya’nın bölgede hâkimiyeti ve baskısı devam etmiş, bağımsızlığını ilan eden bilhassa 
Türki devletlerde kültür mühendisliği çalışmalarına hız katmış ve benliklerinden uzaklaştırma 
çalışmaları Özellikle siyasi, ekonomik ve sosyolojik alanlarda sömürge anlayışından vazgeçmemiş 
müdahaleler etmiştir.
Kazakistan bulunmuş olduğu coğrafi alanı ve jeopolitik konumu sebebiyle yer altı kaynakları
bakımından zengin olması petrol rezervi alanında dünya ülkeleri arasında 2020 verilerine göre 12. 
sırada yer alması cazibesini arttırmış. Yüz ölçümü olarak büyük, nüfus sayısı olarak az olması da 
emperyalist devletleri kendilerince güçlü kılmış. Müdahaleci anlayış ve siyasi platformda etkin 
olma, hakim olma algısı halen süre gelmiştir.
Kazakistan’ın TÜRKSOY ve Türk Devlet Teşkilatları gibi uluslararası örgütlere üye olması da 
Rusya Federasyonunu rahatsız etmiş başat güç olarak Türk Devletlerini görmeleri kızıl elmamız 
olan Turan Birliğini görmeleri küresel siyasi alanda sözümüzün tesiri olması ve karşılık bulması 
Rusya’yı bir hayli boğmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin uluslararası platformlardaki söz 
sahibi oluşu, Birleşmiş Milletler ’de dünyanın beşten büyük olduğu vurgusunu yapması Türki 
devletleri bedenen ve ruhen birbirine iyice yaklaştırmış olup, Karabağ Zaferi de bu süreci 
taçlandırmıştır lakin iki kutuplu dünyayı, süper güçleri tedirgin etmiş bakış açıları Orta Asya’ya 
iyice evrilmiştir. Türki devletlerde özellikle Türkiye’de bir kıvılcım yakmak Arap Baharı benzeri 
hareketlilik yapılmak istenmiş ekonomik, siyasal baskı, kültürel emperyalistlerin ahlak bozucu 
oyunları, toplumu milli şuurdan arındırma bilinçsiz bir nesil yaratma çabaları Türkiye’nin bölgeye 
olan hakimiyeti, milli manevi değerleri, tarihi geçmişi ve dik duruşu çalınan her kapıdan sonuçsuz 
bırakmıştır.
Karabağ Zaferi sonrası açılması planlanan koridorun Türki devletlerdeki birliktelik algısını 
güçlendirmiş süper güç olma yolunda hızla ilerleyen Türkiye ve Anadolu coğrafyasındaki Türk 
devletlerinin önünü kesilmek istenmiş her alanda özellikle ekonomik alanda baskılar yapılmış iç 
karışıklığa teşvik edici algılar yaratılmaya çalışılmıştır ve Kazakistan’da kibriti yakmışlardır. Petrol 
pahalılığı sebebiyle sokaklara dökülen halk eylem boyutlarını gün geçtikte arttırmış demokratik 
seçimlerle ciddi bir oyla gelen hükümet ve mevcut iktidar halkın naralarıyla istifaya davet 
edilmiştir. Dış mihrakların kızağına binen şuursuz kitleler talep edilen petrol fiyatlarındaki 
düşüklük, iktidarın istifası halkın isteğini karşılamasına yani iktidarın istifasıyla sonuçlanmasına 
rağmen ülke içindeki yağmalama devam etmektedir ve bu durum bize şu soruları sormamıza
sebebiyet vermektedir.
Kazakistan oynanmak istenen oyun nedir?
Meydana gelen olayların perde arkasında kimler vardır? Bu perspektifte düşünerek Türk 
Dünyasında yapılmak istenen olayları, hamleleri iyi tahlil etmemiz milli çıkarımlar yapmamız 
gerekmektedir. Şuurlu davranıp Devletimizin yanında bulunmak Türk Milletinin ve Aziz Türk 
Gençliğinin asli vazifesidir.
Ne Batı Bloğu Ne Doğu Bloğu! Ne Avrupa Birliği, Ne Varşova Paktı! Diyoruz. İlle de Anadolu 
Bloğu ‘ Türk Birliği ‘ diyoruz.

                                                                                                              Mehmet ALTINTOP